Çıkıntıyı ittirmesiyle pusulanın arkasında küçük bir bölme açıldı. Kapağın iç tarafında bir yazı vardı. Yazı her ne kadar ışığı yansıtsa da tam okunamıyordu. Ancak okuyabildiği birkaç kelime orada ne yazdığını anlamasına yetmişti. Parmaklarını yazının üstünde dolaştırmasıyla etrafındaki her şey şekil değiştirmeye başladı. Önce başının döndüğünü düşündü. Ama sonradan anladı ki ona bir şey olmuyordu. Çevresindeki her şey yok oluyordu. Boşlukta süzüldüğünü hissetti. Başına ne geldiğini bilmiyordu. Korkması gerekirdi ama korkmuyordu. Aslında hiçbir şey hissetmiyordu. O sırada gerçeklikle arasındaki tek bağ zihninde yankılanan sözlerdi: “Kurtulmak için beni bulmalısın. Zamanımız hızla daralıyor. Acele et.”